8 Mart, Birleşmiş Milletler tarafından kadınlara ekonomik ve sosyal alanda eşit hakların tanınmasının 1977'de onaylanmasından bu yana tüm dünyada, bir farkındalık oluşturmak için, "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Kadın, bir toplumun temel taşı, ailenin en önemli öznesidir.
Kadınların temel hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihi, bir insan hakları mücadelesi tarihidir. ‘Kadın hakları savunusu’ olarak ortaya çıkan bu mücadele, daha sonraki yüzyıllarda cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması mücadelesine dönüşmüştür. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etmiştir.
Uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tamamı, hak ve özgürlüklerin kullanılmasında cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. 1979 tarihli BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nde kadınların, kadın-erkek eşitliğine dayalı olarak medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve/ya kültürel hak ve özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran ya da bunu amaçlayan ve cinsiyete dayalı yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlamanın yasaklandığı ifade edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası herkesin kanun önünde eşit olduğunu güvence altına almaktadır. İlgili maddenin 2’nci fıkrasına göre ise “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesinde herkesin, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşit olduğu güvence altına alınmış ve cinsiyete dayalı ayrımcılık yasaklanmıştır.
Tüm kadınlarımızın gününüzü kutlarız.
